12 Nisan 2017 Çarşamba

Ölümsüz İnsanlar


“Ben Cavit Cav, olimpiyatlara katılan milli atlet, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük sanayicilerinden, buradayım ve biliyorum çok ömrüm kalmadı. Bu yataktan kalkamayacağım. Bedenimi bu ülkenin bilimi aydınlansın diye, gençler öğrensin diye kadavra olarak bağışlıyorum.”

1905 yılında Selanik'te doğdu. 1913’te Balkan Savaşı’nda İstanbul’a göç etmek zorunda kalan sayısız aileden birinin çocuğuydu.

İstanbul’a ilk geldiği zamanlarda maydanoz satarak kazandığı para ile bitpazarından, Selanik’ten de aşina olduğu ilk bisikletini aldı. Sultanahmet’te bisikletini kiralayarak harçlığını çıkartmaya başlayınca aynı zamanda da İstanbul’daki kiralık bisiklet furyasını bu vesileyle başlatmış oldu. Kiraladığı bisikleti, ekmek teknesi kırılınca, bu sefer de kendi başına bisiklet tamirini öğrendi. Birkaç yıl sonra da bu meziyeti sayesinde Sultanahmet Sanat Okulu’na burslu olarak kabul edildi ve eğitimini tamamladı.
Oradan kazandığı parayla da filosuna üç yeni bisiklet ekleyerek bisiklet kiralamaya devam etti ve işini büyüterek Laleli’de ilk bisiklet tamircisini açtı.

Cumhuriyetin kuruluşu ve Türkiye'de bisiklet sporunun dünya standartlarına uygun bir şekilde icra edilmeye başlanmasıyla birlikte, 1924 yılında ilk kez  düzenlenen İstanbul Şampiyonası'nda birinci olduğu gibi, "sürat" ve "dayanıklılık" olmak üzere iki kategoride düzenlenen Türkiye Şampiyonası'nda her iki kategoride de birinci oldu ve bu başarısını 1932'ye dek sürdürdü.
1925 yılında İstanbul-Konya arasında düzenlenen, daha sonra diğer illerin de dahil edildiği maraton yarışlarını da birinci bitirdi.
1927 yılında Bulgaristan ile yapılan ikili müsabakalarda ilk kez milli formayı giydi.
1928 yılında bu defa Amsterdam'da düzenlenen Olimpiyat Oyunları'na katıldı ve 1000 metre yarışında 16'ncı, 4.000 metre takım yarışında ise dokuzuncu sırada yer aldı.

Cavit Cav, yaşı ve formu itibariyle kendini 30’lu yıllarda sportif anlamda geriye çekmek zorunda kalsa da, bisiklet tutkusundan hiçbir zaman vazgeçmedi. Çocuk bisikletleri üretmeye devam ederken, Cav’ın kendi çocuğuna yaptığı bebek arabasından haberdar olan Kazım Karabekir’in ricası üzerine, ilk yerli bebek arabasını da yine Karabekir’in ikizleri için yaptı.
Ardından felçli bir çocuğa yaptığı tekerlekli sandalye ile de Türkiye’nin ilk yerli tekerlekli sandalyesini üretti.

1950'li yıllardan itibaren değişen hükümet ve soğuk savaş politikalarının yerli üretime olan güveni azaltmış, ithalatı özendirmiş olmasına rağmen Cav, 1961 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyük bisiklet fabrikasını kurmuş ve yüklü miktarda borca girmek zorunda kalmıştı.
Zamanla her şeyini kaybetmeye başlayan Cav, ayakta kalmak için yine muhteşem bir girişimcilik örneği göstererek, günümüzde de halen kullanılan tekerlekli çöp konteynerlerini icat edip üretmeye başladı. Ancak borçlarını bir türlü ödeyemeyen Cav'ın 1968 yılında mahkemece iflasına karar verildi.

Bu değerli sporcu Ankara 'da 1982 yılındaki ölümünden sonra bedenini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi 'ne bağışlamış, günümüzde iskeleti, okulun anatomi sınıflarından birinde koruma altındadır.

Türkiye, nereden nereye geldiğini asla unutmamalı, vefasızlık etmemelidir.
Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Saygılarımla.