Yedi ay boyunca Mekke'yi kuşatma altında tutan, şehri mancınıklarla vurup Kabe'yi
yıkan ve daha sonra tekrar inşa eden Müslüman Irak Valisi Zalim Haccac'ın emri
ile Türk diyarlarında İslami fetihe memur edilen Arap Komutanı Kuteybe bin Müslim, 705 yılında Maveraünnehir'e
doğru büyük bir askeri harekat başlattı.
Aşağı Toharistan'da bazı
şehirleri ele geçiren Kuteybe’nin dönemin en zengin ticaret merkezlerinden biri
olan Baykent’te, fetih sonrası, eli silah tutan tüm Türk erkeklerini kılıçtan
geçirmesi, kadın ve çocukları ise esir ederek başka yerleşim bölgelerine
göndermesi üzerine aynı olayların kendi başlarına da gelebileceğini düşünen diğer Türk Beylikleri, Kuteybe’ye haraç vermeyi ve bir
tarafsızlık anlaşması yapmayı teklif ettiler.
Ancak
bu tarafsız kalmalar ve Türk Beyliklerinin birleşememeleri Arapların işlerini
kolaylaştırmış, bu sebeple ilk saldırıya
uğrayan Kibac Hatun’a diğer beyliklerce yardım edilmemiş, ancak daha sonra o
yardımı esirgeyenler de aynı akıbete uğramışlardır.
Gelişmeler üzerine Kuteybe ile yaptığı anlaşmada hatalı olduğunu anlayan Türk Beyi Neyzek Tarhan, tüm diğer Türk Beyliklerine birer mektup yazarak onları ortak bir direnişe davet eder.
Gelişmeler üzerine Kuteybe ile yaptığı anlaşmada hatalı olduğunu anlayan Türk Beyi Neyzek Tarhan, tüm diğer Türk Beyliklerine birer mektup yazarak onları ortak bir direnişe davet eder.
Bu
daveti haber alan Kuteybe, hazırlıklarını tamamlayarak baharda büyük bir ordu
ile Talkan şehrine doğru yürür ve hiç savaşmadan şehri teslim alır. İlk iş
olarak, tüm beyliklere ibret olması için şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar
erkek varsa kılıçtan geçirilir, geri kalanlar da Talkan yolu üzerinde 4 fersah
(24 Km.) mesafelik bölümde ağaçlara asılarak öldürülür. Yaklaşık 40.000 kişinin
öldürüldüğü Talkan katliamı, tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları
katliamların en büyüğü olarak geçmiştir.
Talkan
katliamından sonra Kuteybe, Suman, Kes, Nesef ve Faryab şehirlerinin halkına da
aynı işkence ve rezillikleri yapar, erkekler öldürülür, kadın ve kızlar ise utanç
verici bir şekilde Araplara cariye olurlar.
Araplar,
daha sonra Bazgis Kalesini kuşatır, ancak iki ay süren kuşatmadan sonuç elde
edemeyince Kuteybe, Komutanını kaleye barış teklifi yapmak için gönderir. Kale
halkının açlık içinde olması sebebi ile teklifi kabul etmekten başka yapılacak
bir şeyi yoktur. Kaleyi teslim alan Kuteybe, esir aldığı Türk Beyi Neyzek Tarhan’ı
hemen öldürmez.
Ancak,
Irak Valisi Zalim Haccac’ın “ O bir Müslüman düşmanıdır, hiç aman vermeden
öldür” emri üzerine, önce, Tarhan’ın iki oğlunun daha sonra ise 700 kadar Türk
savaşçısının başları Tarhan Bey ve halkın gözü önünde kesilir. Tarhan ise
bizzat Kuteybe tarafından öldürülür. Bütün kesilen başlar ve elde
edilen ganimetin beşte biri Irak Valisi Haccac’a gönderilir.
Tarhan’ın
öldürülmesinden sonra, Kuteybe, Aral Gölü güneyindeki Harzem bölgesine yürür ve
orada da 4000 civarında Türk’ü esir alır. Ancak bu esirler de bir süre sonra
başları kesilerek öldürülürler.
Harzemli
ünlü Türk bilgini Biruni, Harzem’deki uygarlığın yok edilişini şu şekilde
anlatır;
“Kuteybe,
her çareye başvurarak Harzem’lilerin yazı dilini bilenleri, geleneklerini
koruyanlarını ve bütün bilginlerini öldürttü, böylece her şey karanlıklara gömüldü. İslam,
Harzem’lilerin içine girerken, gelecek nesiller için geride, onların tarihini öğrenme
imkanını bırakmadı.”
Kuteybe
ise; - Vallahi eğer benim ömrümden üç
söz söyleyecek kadar zaman kalmış olsa bunu derim ki (Uktülühü uktülühü
uktülühü). (Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün.)
Bu
vahşetten adeta gururlanan Arap şairi Kaah el-Aşkari ise şöyle haykırmıştır,
”Kazah ve Facfac” önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri
öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız. Herkesi kılıçtan geçirdiniz.
Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın
atların sırtında sanki bir yük gibiydiler.”
Ve
ardından Semerkant’da kuşatılır. Daha fazla dayanamayacağını anlayan Türk Beyi Gurek
de Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır. Bu
anlaşmaya göre;
1.Semerkant,
Araplara her sene 2.200.000 altın ödeyecektir.
2.Bir
defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak verecektir.
3.Şehirde
Cami yapılacaktır..
4.Şehirde
eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır.
5.Tapınaklardaki
tüm mücevherler Kuteybe’ye teslim edilecektir.
Toplam
70 sene süren bu rezil Arap-Türk Savaşında 100.000’in üzerinde Türk
katledilmiş, 50.000’in üzerinde Türk ise köle ve cariye yapılmıştır. Bu esnada
şehirler yağmalanmış, tarihi eser ve yapıtlar yok edilmiş, Türkler böyle bir
vahşet ve mezalimi dönem itibarı ile Çin’lilerden bile görmemişlerdir.
Bu
arada, Irak Valisi Zalim Haccac ve takip eden iki Halifenin ölümünden sonra
halife olan Süleyman ibni Abdülmelik ile arası hiç iyi olmayan Kuteybe, Kasgar
seferini yarıda bırakarak ayaklanmış, ancak kendi komutanları tarafından 11
yakını ile birlikte kafası kesilerek öldürülmüştür.
Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.